Sarayda kullanılan sabunlar oldukça önemliydi ve özel olarak hazırlanmaktaydı. Sabun kaynatma ve hazırlama süreci oldukça meşakkatli bir iştir. Sabun aslında hazırlanırken ve kaynatılırken oldukça kötü bir koku yayar. Bu sebepten şerbetlerin kaynatıldığı, macunların yapıldığı, helvahanede, çamaşırların yıkandığı çamaşırhanede yahut sarayın farklı yerlerinde yapılmasına müsaade edilmezdi. Sarayın içinde sabun yapılmaz, özel olarak dışarıda yaptırılır ya da satın alınılırdı. Dışarıda sadece saraya sabun yapmak için çalışan sabunhaneler vardı. Ve saray için hazırladıkları, ürettikleri sabunlara “saraya has” denilirdi. Topkapı Sarayı’nda özelikle İzmir civarından zeytinyağlı sabunlar alınmaktaydı. Bu satın alma işlemlerini yapanlar da işin uzmanlarıydı ve sabunun iyisini tadına bakarak test ederlerdi. Evet, doğru okudunuz. Osmanlı’nın güzellik sırlarının önemli bir ayrıntısıdır yiyemediğini yüzüne ve cildine sürme. Tadına bakılan sabunun doğal ve kaliteli olduğunu anlaşılmasının en önemli kuralı dilin ucunu yakmasıydı. Doğal yolla edilmiş kaliteli bir sabun için Sevgili Prof. Dr. Ayten Altıntaş’ın Ruh ve Beden İlacı Gül kitabında yer alan bir formülü paylaşmak isterim. Kokulu saray sabunu için malzemeler: 200 gr saf beyaz sabun 1 çorba kaşığı günlük reçinesi 1 çorba kaşığı safran 1 çorba kaşığı mahlep 1 litre gül suyu 200 gr beyaz sabunu rendeleyin, 1 litre gül suyunu bir kaba dökün. Kabın içine 1 çorba kaşığı safran, 1 çorba kaşığı akgünlük, 1 çorba kaşığı mahlep ekleyin. Daha sonra rendelediğimiz sabunu ilave edin. Kapağı kapatıp yarım saat ocakta hafif ateşte kaynatın. Ocaktan alıp dinlendirdikten sonra tel süzgeçten geçirin. Kalıp haline geldikten sonra istediğiniz şekillerde keserek kullanmaya hazır hale getirin.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.